Rusya'da yaşamış herkesin gitmek isteyip de hep ertelediği, erteledikçe de unuttuğu şehir Kaliningrad eski adıyla Königsberg.. Prusya krallığına başkentlik yapmış, onlarca yıl Almanlar tarafından hükmedilmiş, ikinci dünya savaşı sonrasında Rusların eline geçmiş şehir..
Şehrin Rusya'ya kara sınırı yok. Litvanya, Polonya ve Baltık denizi arasında kalmış mini minnoş bir bölge.
Yine seyahate çıkmam anlık bir kararla oldu. İş gezisi için Kaliningrad'a gitmeyi düşünen Yiğit'in yanımda uçak bileti bakmasıyla başlayıp, ''aaa ben de gitmeyi planlıyordum'' demem ve akabinde onun vazgeçip benim gitmemle sonuçlandı. 4-5 gün sonrası için Moskova-Kaliningrad biletimi aldım. Kaliningrad'a giderken hiçbir şekilde plan yapmadım. Havaalanından şehir merkezine nasıl geçeceğimi dahi düşünmedim. Ne görmem gerektiği sadece daha önce okuduklarımdan aklımda kalanlardı. Onlar da aslında fazlaca yetersizmiş. Gezdikçe anladım. Hatta son güne kadar kalacağım yerin rezervasyonunu bile yapmadım. Gezerken bana eşlik etmeleri için Couchsurfing'ten bir kaç kişiyle buluşmak üzere sözleştim. Türk, Türk'ü Kaliningrad'da bulurmuş. Kaldığım üç gün boyunca elinden geldiğince bölgenin tüm güzelliklerini görmemde yardımcı olan bir arkadaş edinmiş oldum. Sanırım Kaliningrad'ın en büyük artısı gelecekte de devam etmesini isteyeceğim bir arkadaşlık kurmuş olmamdı.
Kaliningrad'ın belki de en hoş özelliği Rusya'dan farklı bir ülkeye gitmiş gibi hissetmenize rağmen aslında Rusya'da olmanız olsa gerek. Moskova'da kullandığım hattı kullanmaya devam ettim. Sberbank her yerdeydi.Yandextaxi uygulaması her zaman olduğu gibi hayat kurtarıcıydı. Şehir merkezine gidip hostele yerleştikten hemen sonra ne kadar merkezi bir konum seçtiğime kendim de şaşırdım. Hostelin dört bir yanında, yan yana alışveriş merkezleri.. gri olmasına rağmen kendini sevdirebilmesi.. Ankaravari bir şehirdi yani..
Kaliningrad'a varmam akşam saatlerini bulduğu için hostele yerleşir yerleşmez bir keşif turuna çıkıp nerede olduğumu bilmeden, sadece tabelalara bakarak yol bulmaya çalıştım. İmmanual Kant’ın anıt mezarının da bulunduğu Kant adasına(Остров Канта) diğer bir adıyla (Кнайпхов) Kneiphof'a ardından da (рыбная деревня) balıkçı kasabasına yol aldık.
Kaliningrad'a varmam akşam saatlerini bulduğu için hostele yerleşir yerleşmez bir keşif turuna çıkıp nerede olduğumu bilmeden, sadece tabelalara bakarak yol bulmaya çalıştım. İmmanual Kant’ın anıt mezarının da bulunduğu Kant adasına(Остров Канта) diğer bir adıyla (Кнайпхов) Kneiphof'a ardından da (рыбная деревня) balıkçı kasabasına yol aldık.
Bir sonraki gün Zelenogradsk kasabasına doğru yol aldık. Bizim banliyö trenlerimizin karşılığı olan elektriçka diye adlandırılan trenle yarım saatten kısa bir sürede Kaliningrad'dan Zelenogradsk'a vardık. Rusya'da demiryoluyla ulaşım otobüsten daha ucuz ve daha rahat oluyor.
Zelenogradsk küçücük bir kasaba. Baltık denizinin kıyısında olmasından dolayı da fazlaca soğuk. Dünya Kupası maçlarının oynandığı tüm Rusya şehirlerinde olduğu gibi Kaliningrad bölgesinde de bir çok düzenlemeye gidilmiş. Şehirde kötü ve eski olan her şey yenilenmiş.
Kasabayı turlayıp deniz kenarında uzunca bir yürüyüş yaptıktan sonra Baltık denizinden Litvanya sınırına doğru yol almak üzere bir taksiciyle anlaştık. Kış olduğu için çok fazla tur olmadığını söyledi taksicimiz. Neyseki taksicimiz sezon zamanlarında tur rehberi olduğu için çokça yardımcı oldu bize.
Kogan Dili (Куршская Коса) Milli Parkı
Önceliğimiz Litvanya sınırına en yakın yere gitmek. Dönüşte de gezilecek yerlerde mola vermek. Kogan dilinin 48. kilometresi Litvanya sınırı. Sınıra en yakın yer lebed gölü ama 1-2 ay önce meydana gelen bir fırtınadan dolayı oraya gidemiyoruz. 43. kilometreye kadar gidip Efa tepesine çıkıyoruz. Efa denizden yaklaşık 40 metre yükseklikte. Bir kaç fotoğraf çekene kadar donuyoruz. Efa’dan hem deniz hem de lagün görülebiliyor.
Deniz kıyısına inip orda da biraz dolaştıktan sonra dans eden ormana doğru yola çıkıyoruz. Dans eden orman 37.kilometrede.
1961 yılında bölgedeki kumu sağlamlaştırmak için dikilmiş ağaçlardan oluşan bu orman hakkında onlarca hikaye anlatılıyor.
Bunlardan bir kaç tanesini yazayım buraya..
Bölge ikinci dünya savaşı öncesi Almanlar tarafından planör okulu olarak kullanılıyormuş. Bölgede kullanılmış bir gazın buna etki etmiş olma ihtimali rivayetlerden bir tanesi.
Diğer bir rivayete göre ağaçların -rhyacionia buoliana- kelebeğinin tırtılları tarafından zarar gördüğünü ve bu yüzden böyle tuhaf şekiller aldığını öne sürülüyormuş.
Doğaüstü bir rivayet de bu bölgede iyi ve kötü güçlerin çarpışmasından dolayı ağaçların şekil değiştirmesiyle ilgili..
Bir de tanrının gücünü kanıtlama çabasıyla ilgili bir rivayet de var..
1961 yılında bölgedeki kumu sağlamlaştırmak için dikilmiş ağaçlardan oluşan bu orman hakkında onlarca hikaye anlatılıyor.
Bunlardan bir kaç tanesini yazayım buraya..
Bölge ikinci dünya savaşı öncesi Almanlar tarafından planör okulu olarak kullanılıyormuş. Bölgede kullanılmış bir gazın buna etki etmiş olma ihtimali rivayetlerden bir tanesi.
Diğer bir rivayete göre ağaçların -rhyacionia buoliana- kelebeğinin tırtılları tarafından zarar gördüğünü ve bu yüzden böyle tuhaf şekiller aldığını öne sürülüyormuş.
Doğaüstü bir rivayet de bu bölgede iyi ve kötü güçlerin çarpışmasından dolayı ağaçların şekil değiştirmesiyle ilgili..
Bir de tanrının gücünü kanıtlama çabasıyla ilgili bir rivayet de var..
Taksici bunlar gibi bir sürü rivayet saymaya devam ediyor. Sadece bu bölgedeki ağaçların şeklinde o garip değişim olmuş. Ormanda yürümeye devam ettiğimizde geri kalanlarının çok da normal olması durumu daha da ilginç hale getiriyor.
31. kilometrede Müller tepesine çıkmak için taksiden inince minnoş bir tilkiyle karşılaştık. İnsanlar tarafından beslenmeye alıştığı için kaçmadı bile ama bir süre sonra yanımızda yemek olmadığını anlayıp uzaklaştı.
Kogan dili hangi mevsimde gidilirse gidilsin rüzgârlı ve soğuk oluyormuş. Dikkatli olmak gerekiyor. Bölgenin en yüksek noktası burası, denizden yüksekliği yaklaşık 45 metre.
Taksiyle Zelenogradsk'a dönmek çok uzun geliyor. Bir de üzerine elektriçkayı kaçırmak ve Kaliningrad'a otobüsle dönmek zorunda kalmak.. Hayat bazen çok zor..
Ertesi günün planı Svetlogorsk'a gitmek. Ama bu yorgunlukla namümkün. Onun yerine Kaliningrad'ın merkezinde gitmeyi çok istediğim Kehribar müzesiyle güne başladım. Kehribardan yapılmış takılar, aksesuarlar, aynalar, ve hatta tablolar.. Her yerde kehribar! Renk renk, çeşit çeşit kehribar..
Daha öncelerde Kaliningrad'a gitmek isteme sebeplerimden bir tanesi de kehribara olan sevgimmiş galiba..
Bir satıcıya 'gerçek kehribar mı?' diye sorduğunuzda alacağınız cevap küçük bir küçümsemeyle karışık 'burada sahtesini bulabileceğinizi mi sanıyorsunuz' oluyor.
Çünkü dünya üzerindeki rezervlerin 90% ı Kaliningrad'da!
Bir satıcıya 'gerçek kehribar mı?' diye sorduğunuzda alacağınız cevap küçük bir küçümsemeyle karışık 'burada sahtesini bulabileceğinizi mi sanıyorsunuz' oluyor.
Çünkü dünya üzerindeki rezervlerin 90% ı Kaliningrad'da!
Şehrin etrafını çevreleyen toplamda 17 tane kale, kule, ve şehir kapısı var.
Çeşitli müzeler olarak hizmetteler. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi Kral kapısı.
Çeşitli müzeler olarak hizmetteler. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi Kral kapısı.
Görülmesi gereken diğer bir müze de Dünya Okyanus müzesi..
Çeşitli amaçlarla kullanılan gemiler ve bir Rus denizaltı Pregel Nehri’ne demirlenmiş..
Çeşitli amaçlarla kullanılan gemiler ve bir Rus denizaltı Pregel Nehri’ne demirlenmiş..
Tabii ki katedralin içindeki Kant müzesine girmesek olmazdı.
Adanın eski halini gösteren bir maketle karşılaşıyoruz.
1944 yılına kadar adada 28 cadde, tramvaylar, 304 ev, 1 belediye binası ve 1 katedral varmış.
1944 ağustosunda yapılan bombardıman sonucunda neredeyse tamamen yok edilmiş. Günümüzdeyse ada şehrin en gözde dinlenme yeri olarak varlığını sürdürüyor.
Adanın eski halini gösteren bir maketle karşılaşıyoruz.
1944 yılına kadar adada 28 cadde, tramvaylar, 304 ev, 1 belediye binası ve 1 katedral varmış.
1944 ağustosunda yapılan bombardıman sonucunda neredeyse tamamen yok edilmiş. Günümüzdeyse ada şehrin en gözde dinlenme yeri olarak varlığını sürdürüyor.
Merdivenler çıkmakla bitmiyor.. Kulenin en üst katına ulaştığımda Alman felsefesinin kurucularından kabul edilen adamın 160 boyunda minnoş bir adam olduğu gibi gereksiz bir bilgiye ulaşmış oluyorum.
Gereksiz bilgi demişken şuraya da königsberg köprüleri sorusunu da bırakayım.
Ada, anakaraya beş köprü ile bağlı. Toplamda, Pregel nehri üzerinde yedi köprü var.
Rivayetlerden birine göre Kant ''tüm bu köprülerden en fazla bir kere geçmek şartıyla başlangıç noktasına geri dönmek mümkün mü?'' sorusunu ortaya atmış.
Pek çok kişi bu soruyu hem pratik hem de teorik olarak çözmeye çalışmış.
Euler'e kadar kimse bunun imkansız olduğunu kanıtlayamamış.
Hala kullanılan graf teorisinin yada diğer bir adıyla çizge kuramının temeli bu şekilde atılmış.
Rivayetlerden birine göre Kant ''tüm bu köprülerden en fazla bir kere geçmek şartıyla başlangıç noktasına geri dönmek mümkün mü?'' sorusunu ortaya atmış.
Pek çok kişi bu soruyu hem pratik hem de teorik olarak çözmeye çalışmış.
Euler'e kadar kimse bunun imkansız olduğunu kanıtlayamamış.
Hala kullanılan graf teorisinin yada diğer bir adıyla çizge kuramının temeli bu şekilde atılmış.
Son günümü de eski şehirde geçirdim. Akşama Moskova'ya dönüş var. Moskova'da insanlar ne kadar hayata yetişmeye çalışıyorsa, Kaliningrad'daki insanlar da bir o kadar yavaş ve sakin. İnsanlar sağanak yağmur altında bile koşuşturmadan sakince, acelesizce yürümelerini sürdürüyorlar.
Öncelikle hostelin karşı caddesinde bulunan Zafer Meydanı'nı geçip hayvanat bahçesine doğru yol alıyorum. Normalde hayvanat bahçelerine karşı tutumum nettir, gitmem. 1896 yılında bu hayvanat bahçesi açıldığında 262 türden 893 canlıya ev sahipliği yapıyormuş. Sonrasında savaşlar, tahripler.. ve en son günümüzdeki halini almış 302 türden 2360 canlı esir tutuluyor.
İmmanuel Kant Baltic Federal Üniversitesi'ne gittiğimdeyse ;
okulun bahçesindeki sığınakları görmek gerçekten bana ilginç geldi.
Sonrası yemek, havaalanı..
Aslında Kaliningrad'a aklımda kalmasın, gitmedim demeyeyim diye gitmiştim ama
Kırım dahil Rus toprakları içerisinde beni en çok etkileyen bölge Kaliningrad oldu.
Aslında Kaliningrad'a aklımda kalmasın, gitmedim demeyeyim diye gitmiştim ama
Kırım dahil Rus toprakları içerisinde beni en çok etkileyen bölge Kaliningrad oldu.
Neleri yanlış yaptığıma gelinceyse..
- Aslında son günüm epeyce boş geçti. 3 gün 2 gece Kaliningrad gezisi için yeterliydi benim için.
- Kaliningrad'a kesinlikle çok daha güzel bir havada gitmeliydim.
- Kogan dilinde yapılan bisiklet yolunun bitmesini bekleyip gitmeliydim. Ölmeden önce yapılması gereken listeme Polonya'dan Litvanya'ya bisikletle geçmeyi ekledim.
- Tekrar Pobeda'yla uçmak mı? Asla!..