Çernobil, adını <çernobilnik>kelimesinden yani misk otundan almış.. Tabii dünyanın Çernobil ismiyle tanışması bu kadar masum olmamış. Çernobil kendini 1986 yılı nisan ayının son günlerinde, SSCB henüz dağılmamışken, dönemin en gözde nükleer santrallerinden birisi olan Çernobil’de meydana gelen patlamayla değil, radyasyon bulutlarının SSCB sınırlarını terk etmesiyle dünyaya duyurmuş. Aslında patlama tarihi 26 Nisan 1986 olmasına rağmen SSCB’nin soğuk savaş dönemindeki politikaları gereği saklayabildikleri süre boyunca saklamış bu kazayı. Kazadan öte ihmal demek belki daha yerinde de olabilir.
Reaktörler belli zaman aralıklarında standart bakıma alınır ve bakım süresince de reaktör devre dışı bırakılır. Reaktörün çalışmadığı süreçte ekipmanların geliştirilmesine yönelik standart ve standart olmayan durumlarda testleri yapılır. Bu bakım sürecinde RBMK tipi reaktörlerin daha önce çalışmadığı bir rejimde turbo jeneratörünün bi parçası test edilmiş.1982 de yapılan ilk test, gerilimin hesaplanandan daha hızlı düşmesiyle sonuçlanmış. Tek sonuç alınan test de bu olmuş.Ne yazık ki daha sonra 1983, 1984 ve 1985 yıllarında yapılan testlerde farklı nedenlerden ötürü testler sonuçsuz kalmış. 1986 yılında muhtemelen deneyin son üç senede başarısız olmasının da etkisiyle, baş mühendis yardımcısı Anatoly Dyatlov (ki kendisi benim hala eğitim gördüğüm üniversiteden otomasyon ve elektronik alanında fizik mühendisi olarak mezun olmuş) deneyi bir sonuca bağlamak için fazlaca uğraş vermiş. Kendisini uyaran mühendisleri ‘siz benim kim olduğumu biliyor musunuz’ vari söylemleriyle susturmuş ama dünyanın en büyük nükleer kazasının da sebebi olarak gösterilmiş. Yüksek dozda radyasyon almakla kalmayıp, 10 yıl hapse mahkum edilmiş. 1995 yılında da ölmüş.
Bu kazanın sonucunda bir çoğumuzun bildiğinin aksine Çernobil Nükleer Güç Santrali 1986 yılında tamamen kapatılmamış. 2. reaktör 1991 yılında makine odasında çıkan yangına kadar çalışmış. 1. ve 3. reaktörler ise sırasıyla 1996 ve 2000 yıllarında Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma’nın kararnamesiyle devredışı bırakılmış. Yani bu demek oluyor ki insanlar patlayan 4. reaktörün çok yakınlarında yaşamışlar ve çalışmışlar. Ancak yapım aşamasında olan 5. ve 6. reaktörlerin yapımı tamamen durdurulmuş.
Bu kazanın sonucunda bir çoğumuzun bildiğinin aksine Çernobil Nükleer Güç Santrali 1986 yılında tamamen kapatılmamış. 2. reaktör 1991 yılında makine odasında çıkan yangına kadar çalışmış. 1. ve 3. reaktörler ise sırasıyla 1996 ve 2000 yıllarında Ukrayna Devlet Başkanı Leonid Kuçma’nın kararnamesiyle devredışı bırakılmış. Yani bu demek oluyor ki insanlar patlayan 4. reaktörün çok yakınlarında yaşamışlar ve çalışmışlar. Ancak yapım aşamasında olan 5. ve 6. reaktörlerin yapımı tamamen durdurulmuş.
Çernobil gezisi sonrası kafamdaki bir iki soruyu sormak için radyasyon güvenliği dersini de aldığım profesör Alexander Prokopievich’e gittim. Sorularımı sorup cevaplarımı aldıktan sonra, dayanamayıp Çernobil’in 2000’li yıllara kadar çalıştığına ne kadar şaşırdığımı anlattım büyük bir heyecanla. ‘Ne var bunda şaşırılacak, ben de çalıştım’ cevabını aldım. Benim şaşkınlığıma o daha çok şaşırmıştı.
Nasıl olur da bir insan Çernobil’e gitmeye karar verir.
Uzunca bir süre Çernobil’e yakın bir arkadaşımla gitmeyi planladık. Ama Rusya-Ukrayna krizinden sonra direk uçuşların, trenlerin kalkması yüzünden planımız bi süre askıda kaldı. Rusya’da şehirler arasında sanırım hiç otobüs kullanmadığımdan, otobüsle gitmeyi düşünmedim bile. Sevgili Hande’yle yine plan yapıp bozduğumuz bir gün okulumun son senesi olduğunu hatırlayıp Mart sonu için Kiev tren biletimi aldım. Moskova-Kiev hattında hala direk uçuş yok. Sonrasında internet üzerinden turu ayarlamak kaldı.Ben turu SoloEast turdan satın aldım.
( https://www.tourkiev.com ) 100 dolar karşılığında Kiev-Çernobil arası ulaşım,öğle yemeği dahil bir tur satın almış oluyorsunuz. Çernobil’e girmek için gerekli izinlerin alınabilmesi için turu en az bir hafta önceden almanız gerekiyor. Ben tur ücretinin yarısını internet üzerinden ödedikten sonra kalanını grivna (ukrayna para birimi) olarak tur günü buluşma yerinde günlük kurdan ödedim. Tur buluşma yeri çok merkezi hiç zorlanmadan bulunabilecek bir noktadadaydı.
( https://www.tourkiev.com ) 100 dolar karşılığında Kiev-Çernobil arası ulaşım,öğle yemeği dahil bir tur satın almış oluyorsunuz. Çernobil’e girmek için gerekli izinlerin alınabilmesi için turu en az bir hafta önceden almanız gerekiyor. Ben tur ücretinin yarısını internet üzerinden ödedikten sonra kalanını grivna (ukrayna para birimi) olarak tur günü buluşma yerinde günlük kurdan ödedim. Tur buluşma yeri çok merkezi hiç zorlanmadan bulunabilecek bir noktadadaydı.
30 km kontrol noktasında ilk pasaport kontrolüne giriyoruz. Hediye alabileceğiniz tek yer orada, pasaport kontrolünün hemen öncesinde. Daha önce turu alırken vermiş olduğunuz bilgilerinizle pasaportlarınız kontrol ediliyor. Bu arada sekiz kişilik grupta tek Ukraynalı tur rehberi. İnsanlar sadece bu Afet turizmi için Avrupa'nın farklı ülkelerinden gelmiş.
ilk kontrol noktası |
Kontrol noktasında polis kontrolünden geçtikten sonra ilk durağımız olan Zalisya köyü tamamen terkedilmiş durumda. Otobüsten inince bizi üç tane köpek karşılıyor ve köye kadar bize eşlik ediyorlar. Binalar kullanılmamaktan yıkılmak üzere. Marketin, posta binasının ve kültür merkezinin içerisine girmemize izin veriyorlar..
Köpekler tekrar otobüse kadar bize eşlik ediyorlar. Çernobilin girişinde doz ölçümü ve fotoğraf için duruyoruz. Kiev merkezinde yaptığımız ölçüm ile aynı sonucu alıyoruz. Kaza öncesi 13binden fazla kişinin yaşadığı şehirde şu an wikipediaya göre 1500 kişi yaşıyor. Bu insanlar bölgenin tasfiyesi için çalışıyorlar. Burada çalışan insanlar 15 günlük periyotlar halinde çalışabiliyorlar. 15 gün çalıştıktan sonra 15 gün bu bölgenin dışında yaşamaları gerekiyor.
Ufak bir not: Ukrayna sınırlarında kalan tek Lenin heykeli de Çernobil’de..
Kazanın 25.yılı anısına bir kompleks inşa edilmiş. Kompleksin adını Türkçeye ‘acı veren yıldız’ olarak çevirmek mümkün. Çernobil'in dönemin en gözde santrallerinden biri olduğunu düşünürsek böyle adlandırılmasına şaşırmamak lazım. Karşımıza çıkan ilk anıt kıyamet habercisi İsrafil’i çağrıştıran, boruya üfleyen melek anıtı. Anıtın arkasında metrelerce uzanan bir alana Çernobil’den etkilenen köylerin ve şehirlerin isimlerinin yazılı olduğu tabelalar yerleştirilmiş. Tabelaların renklerinin siyah olması, adı yazılan yerleşim bölgesinde yaşayan insanların başka bölgelerde yaşamak durumunda bırakıldığını, yani bölgenin tamamen boşaltıldığını gösteriyormuş.
En başta tur fiyatına öğle yemeğinin de dahil olduğunu belirtmiştim. Öğle yemeğini yemek üzere küçük bir restorana gidiyoruz. Beklediğimden çok daha iyi bir öğünle karşılaşıyorum. Çorba, salata, tavuk, püre, ve içecek.. Otobüs ya da restoran dışında herhangi bir şey yemek ve içmek yasak. Yemekten sonra ikinci kez pasaport kontrolünden geçiyoruz.
Sonrasında 4. reaktördeki radyasyon sızıntısını önlemek için kullanılan insansız robotların yakınına gidiyoruz. Birçoğu sadece bir kez kullanılmış. Dokunmak ve yakınına çok yaklaşmak da yasak. Üzerlerinde hala yüksek radyasyon barındırıyorlar.
SSCB ülkelerinin en küçük şehirlerinde bile olan İkinci Dünya Savaşı anıtı burada daha da anlam taşıyor galiba.. Gerçekten de ‘kimse unutmadı.. hiç birşey unutulmadı..’ Ne yazık ki sönmeyen ateş bu anıtta sönmüş..
Daha önce birçok yerde fotoğrafını gördüğümü hatırladığım o kreşe geliyoruz. Kreşin bahçesindeki bir ağacın önünde yaptığımız ölçümde 15.47 değerini görüyoruz. Bu gerçekten büyük bir değer. Binanın içerisine girdiğimde garip bir hüzün doluyor içime. Sınıfta hala yazı tahtası; odalarda hala minik yataklar, minik dolaplar... Yatakların, dolapların üzerinde oyuncak bebekler... Yerlere saçılmış kağıtlar... Boyası dökülmüş duvarlar.. Kırılmış pencereler... Kreşin bahçesinde minnacık bir kamyon...
Üzeri ikinci kez kapatılmış 4. reaktörün önünde, kaza sonrası tasfiye çalışmalarında çalışanlar için de bir anıt yapılmış. Üzerinde ‘nükleer felaketten dünyayı koruyan kahramanlara..’ yazıyor. Patlamanın gerçekleştiği reaktöre en fazla bu kadar yaklaşabiliyoruz. Ve sadece buradan fotoğrafını çekmemize izin veriyorlar. Bu büyük facianın oluştuğu yere metrelerce mesafede değer 0.74.
Şöyle bir söylenti duymuştum, doğruluğu konusunda emin değilim. Hala devam etmekte olan Afgan savaşı sırasında askerlere iki seçenek sunulmuş. Birincisi Afganistan’a gidip savaşta yıllar geçirmek, ikincisiyse Çernobil’deki tasfiye çalışmasında çok kısa süreli görev almak. Büyük bir kısmı ikinci seçeceği seçmiş. Tasfiye çalışmalarına yaklaşık olarak 600 binin üzerinde insan katılmış.
Sonraki durağımız Pripyat şehri, santrale sadece 2 km uzaklıkta. Aslında fotoğraflarını çokça gördüğümüz ve Çernobil sandığımız şehir işte tam burası. Pripyat, 1970 yılında Nükleer santral çalışanları ve aileleri için kurulmuş. 1986 yılındaysa yaşayanlara yanlarına sadece birkaç günlük ihtiyaçlarını almaları söylenerek boşaltılmış.. SSCB’nin gözde şehirlerinden biriyken bir anda hayalet şehre dönmüş.. Bölgede çalışanlar var ama yaşamak hala yasak.. Zamanında şehrin ana caddesi olan yolda otobüs zorlukla ilerleyebiliyor. Yol delik deşik.
Tur rehberinin yanında getirdiği fotoğraflarla eski yeni karşılaştırması yapıyoruz. Arada uçurumlar var... Zamanının lüks binaları, park, restoran, market, kültür merkezi...
park |
kültür merkezi |
otel |
Bu turda en merak ettiğim noktaya geliyoruz sonunda... Lunapark... Evet bu lunapark da Çernobil’de değil Pripyat’te. 1986 yılının 1 mayıs günü yani Bahar ve İşçi Bayramında açılışı yapılması planlanmış. Ne yazık ki hiç açılamamış.
Dönme dolabın kabinlerinden birinin alt bölgesinde, küçücük bir alanda doz miktarının 43.76 olduğunu gösteriyor rehberimiz. Onun gösterdiği yerin 5 cm yakınında bile doz miktarı bu seviyeden çok çok daha küçük değerler alıyor. Yarım metre ilerisinde ise doz miktarı tüm Pripyat’le neredeyse aynı 0.73..
Ağaçlık bir alanın içerisinden ilerliyoruz. Eskiden stat olan alan artık küçük çaplı bir orman..
Yıkılmış binalardan bir tanesi okul. Yıkılmış duvarların, kırılmış camların arasından sıralar, sandalyeler, tahtalar gözüküyor.. Hala heryerde komünizm propagandaları duruyor. Bu arada şehir Sovyet döneminde kurulduğu için herhangi bir ibadet merkezi bulunmuyor.
okul |
Tekrar ve daha kapsamlı bir dozölçerin içinden geçmemiz isteniyor. O sırada otobüsümüz de bir sıvıyla dezenfekte ediliyor. Görünürde Çernobil’den temiz bir şekilde ayrılıyoruz.. Aklımdaysa Tarkovsky’nin Stalker filmi.. Çernobil bölge.. Orada çalışanlarsa iz sürücü..